Kendinizi ve işinizi anlatır mısınız?
İsmim Ece Baysal. Marmaris doğumluyum. Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. Ardından işletme yüksek lisansımı yaptım ve şu anda ailemin 35 yıllık firmasında “Kapurcuk” markamızla ilgileniyorum.
Babanızla çalışmaya, babanızın işini yapmayı nasıl başladınız? Süreci bize anlatır mısınız?
Küçüklükten beri aslında. Babamın yoğun çalışma temposundan dolayı bir şekilde iş hayatına alışkın büyüdüm. Daha sonra okul hayatımda şehir dışında ve yurt dışında bulunduğum dönemlerde her zaman hem ailemi hem Marmaris’i ne kadar özlediğimi fark ettim. Dışarı gittikçe aslında daha çok buraya gelmek istedim ve aileme destek olmak istedim. Memleketimize faydalı olacak işlerde bulunmak istedim. Bu şekilde ailemle hem yaşamaya hem çalışmaya başladım.
Yeniden seçim şansınız olsa bugün yine bu iş yapma kararı alır mıydınız?
Evet, yine seve seve ailemle birlikte çalışıyor olurdum.
Bu işi yapıyorum çünkü…
Çünkü Marmaris’i çok seviyorum ve Marmaris’te farklılık yaratacak işlere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Marmaris’e marka katmak, farklılık katmak adına ve aileme destek olmak adına bu işi yapıyorum.
Erkek kardeşiniz var mı? Yoksa eğer erkek kardeşiniz olsaydı bugün olduğumuz pozisyonda olur muydunuz?
Erkek kardeşim yok. Bir kız kardeşim var. İsmi Naz. O da işletmede okuyor. Erkek kardeşim veya abim olsaydı ben yine de aynı konumda olurdum. Bu konularda cinsiyetten çok karakterin önemli olduğunu düşünüyorum. Yine aynı şekilde hayatımız devam ediyor olurdu.
Aile işinde babanızla birlikte çalışmanın zorluklarını ve kolaylıklarını aktarır mısınız?
Kolaylıkları; Bir kere baba olarak sırtınızı dayadığınız insanın iş hayatınızda da yanınızda olması çok büyük bir güven veriyor. Babam her zaman idolüm olmuştur. Onun bana destek olması bana her zaman mutluluk verir, beni duygusallaştırır. Zorlukları ise; zaman zaman tabii ki iş ve aile hayatımızı ayırmakta güçlük çekiyoruz. Ama artık zaman geçtikçe bu durumu oturtmaya başladık. İşte iş, evde ev ayrımını yaptığımız sürece bir sıkıntı olmuyor.
İş hayatında babanızla unutamadığınız, sizin için dönüm noktası olan bir anınız var mı?
Spesifik bir anım olmasa da babamın her zaman bana güvenmesi, böyle önemli bir görevi bana yüklemesi beni her zaman motive eder. Onun desteğinin arkamda olduğunu bilmek her zaman daha çok çalışmamı sağlıyor.
İş hayatında babanızın desteği ve güvenliği sizce önemli mi etkileri neler?
Babam ne kadar çok mütevazı bir insan olsa da kendisi artık bir marka. Onun bilgisi, tecrübesi ve vizyonu sadece bana değil hepimize, tüm Baysal şirketine kapılar açmıştır. O olmasaydı zaten hiç birimiz bu noktalara gelemezdik. Onun sayesinde biz de onu utandırmadan çalışmaya çalışıyoruz her gün.
Toplumsal cinsiyet eşitliği açısından sizce kız çocuklarının da erkek çocuklar gibi aile işlerinde yer almasının önemi nedir?
Bu konular bence karakter ile alakalıdır. Memleketi, aileyi sevmekle ve bağlılıkla alakalıdır. Toprağa, aileye bağlılıkla alakalıdır. Bir erkeğin yapabileceği işi bir kadın da çok rahatlıkla yapabilir. Şu anda örneğin bizim bulunduğumuz sektörde de perakende, toptan gıda ve içecek satışında, artık Kapurcuk markamızla da işin üretim kısmında da her ne kadar erkek baskın bir sektör olsa da, benim gibi birçok kadın var. Aile işini devralan veya kendisi sıfırdan iş kuran kadınlarımız olmadan, kadınlar aktif olarak çalışma hayatında bulunmadan bu ülke gelişemez. Dolayısıyla böyle bir ayrımcılığı asla kabul etmem.
Baba mesleğini devam ettirmek nasıl bir duygu?
Sorumluluklar çok büyük. Her ne kadar sorumluluklar büyük olsa da çok gurur verici. Arkadan kardeşimin geliyor olması bana ayrı bir güven veriyor. Birlikte inşallah daha güzel işler yapacağız.
Hayata ve işinize dair babanızdan öğrendiğiniz 3 prensip nedir?
Dürüstlük, çalışkan olmak ve hem iş hem ev anlamında her zaman ailemizi kollamak.
Baba mesleğini devam ettirirken işinize katkı anlamında ne tarz yenilikler yaptınız? Siz işe dâhil olduktan sonra neler değişti?
Kapurcuk markamızla daha çok ben ilgileniyorum. Baysal ayağında az önce belirttiğim gibi daha çok alım-satım odaklı bir işleyişimiz var. Kapurcuk markamızla işin üretim ayağına iyice girdik. Burada daha önce hiçbirimizin net olarak tecrübesi olmayan konu üretimdi. Şimdi ben de yeni ekibimizle beraber hem üretim öğreniyoruz hem iyi kaliteli ve ulaşılabilir ürün yaratmayı öğreniyoruz hem de yerli üreticiye destek olarak butik üretimleri teşvik etmeye çalışıyoruz. Ailemizin alışageldiği işten farklı olarak şu anda üretmeyi ve ürün geliştirmeyi aslında bünyemize katmış olduk.
İşle ilgili konularda kararları nasıl alıyorsunuz? Babanızın kararlarımı uygulanıyor yoksa işler ortak akılla mı yönetiliyor?
Günlük operasyonlarda artık işe de alıştığım için kendim ilerliyorum. Ama tabii ki özellikle Kapurcuk markamızı büyütmek, geliştirmek, yenilemek anlamında babamın önderliğinde hep birlikte kararlar alıyoruz.
Kadın girişimcilerin piyasalarda, kamusal alanda ve ticari faaliyetlerde erkeklerle kıyasladığımızda yaşadıkları engel ya da zorluklar var mı?
Her ne kadar Türkiye’nin batı kesiminde olsak da tabii ki hala günümüzde bu tarz sıkıntıları hepimiz yaşıyoruz. Konum, yaş, meslek farkı olmadan tüm kadınların zaman zaman zorluk çektiği doğrudur. Ben kendim de zaman zaman bu tarz şeyleri tecrübe ediyorum. Umuyorum bu akıl değişecek, bu kafa değişecek. Çünkü böyle bir ayrım olmaması gerekiyor.
Kız babalarına ve ülkemiz kadınlarına iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Kız babalarına mesajım kızlarınıza güvenin. Kızlarınızın arkasında olun. Onlara üretmeyi, çalışmayı öğretin. Kızlarımıza da mesajım üretmekten vazgeçmeyin. Bu memleketin bize ihtiyacı var.
İşinizle ilgili en büyük hayaliniz nedir? Yaşadığınız bu topraklara katkı sağlamak için neler yapmayı planlıyorsunuz?
Kapurcuk markamız bizim şu anda 5 senelik bir markamız oldu. İşin üretim ayağında ilk senemizi doldurduk. Bu markamızı geliştirmek hem ülke bazında hem de yurtdışında bilinir hale getirmek istiyoruz. Marmaris isminin iyi şekilde anılmasını istiyoruz. Kültür ve gastronomi merkezi haline gelmesini istiyorum ben Marmaris’in. Çünkü Marmaris’in çok büyük bir potansiyeli var. Kapurcuk’un kuruluş amacı zaten kültür ve gastronomimizi geliştirmekti. Bu anlamda da son 5 yıldır hem konum hem de ürün yaratıyor ve geliştiriyoruz. Dolayısıyla aslında burada bir amaca hizmet ediyor bu marka. Benim hedefim Marmaris’in bir kültür ve gastronomi merkezi haline gelmesini sağlamak. Evet kitle turizmine alıştık ve hepimizin ona da ihtiyacı var. Ama Marmaris’in kültürel öğesi çok fazla. Gastronomi anlamında çok güzel çalışmalar yapıyoruz. Bizim kendimizin de bir kitap çalışmamız var. Bu esnada şu anda 220 tane tarifi kayıt altına aldık. Dolayısıyla bu altyapıyı en iyi şekilde misafirlerimize sunmamız gerekiyor.
Babanızdan aldığınız bu bayrağı kime devretmek istersiniz?
Şu anda bayrağı tam olarak devraldım diyemem. Birlikte ilerliyoruz. Benim ona her zaman ihtiyacım olacak önümüzdeki yıllar boyunca. Ama tabii ki herkesin hayali kendi evladına bunu teslim etmektir. Şu anda öyle bir planım olmasa da ilerleyen dönemlerde neden olmasın.