Kendinizi ve işinizi anlatır mısınız?
İsmim Duygu AĞIRMAN. İnşaat sektöründeyim ama işimiz zemin sağlamlığı. Ankraj fore kazık ve jet grout olarak geçiyor. Biliyorsunuz Türkiye bir deprem ülkesi. Bu nedenle de binaların, hızlı tren hatlarının, viyadüklerin, köprü ayaklarının sağlam olması gerekiyor ki deprem olduğu zaman bir yıkım olmasın. Bodrum’da zemin sağlamlığı işi yapan tek firmayız. Muğla’da da işletmeciliğini kadının yaptığı yada baba kız birlikte yapan belki de tek firma olabiliriz. İşimizi severek, zevkle yapıyoruz.

Babanızla çalışmaya, babanızın işini yapmaya nasıl başladınız?
Ben ticareti çok seven bir insanım. Babamla da çalışmayı uzun yıllar istedim ama babam “Önce kendi işinde çalışma. Benimle çalışırsan hayatı öğrenemezsin. İlk önce biraz pişmeni istiyorum.” dedi. Bende onun sözünü dinleyerek iki büyük firmada çalıştım. Bu firmalar da bugün Türkiye’de ve dünyada gerçekten sayılı firmalar arasında yer alıyor. Ondan sonra yurt dışında eğitim almak istedim. Kendimi geliştirmek istediğim için bir dil eğitimine gittim. 2 yıl kadar yurt dışında kaldım. Sonra babam bana telefon etti, “Kızım sana ihtiyacım var.” dedi ve ben 15 gün içinde pılımı pırtımı toplayarak Türkiye’ye döndüm. Ondan itibaren de babamla çalışmaya başladım. 2006 yılının sonundan bu zamana kadar geldik. 16 yıldır da birlikte çalışıyoruz.

Yeniden seçim şansınız olsa bugün yine bu işi yapma kararı alır mıydınız?
Kesinlikle alırdım. Çok severek çalıştığım bir sektör. Zorlukları var mı? Evet, çok fazla zorluğu var ama hangi mesleğin zorluğu yok. Yine babamla birlikte aynı işi yapmak isterdim.

Bu işi yapıyorum çünkü…
Çünkü zorluğu seviyorum. Çünkü çalışmayı seviyorum. Ticareti seviyorum.

Erkek kardeşiniz olsaydı bugün olduğunuz pozisyonda olur muydunuz?
Biz dört kız kardeşiz. Ama bir erkek olsaydı bunun çok farklı olacağını düşünmüyorum. Babamda ayrım diye bir kavram hiç olmadı. Erkek kardeşim de olsaydı ben yine bugün aynı durumda olurdum.

Aile işinde babanızla birlikte çalışmanın zorluklarını ve kolaylıklarını anlatır mısınız?
Babamla birlikte çalışmak çok keyifli. Tabi birlikte çalışmanın zorlukları ve kolaylıkları oluyor ama bence en çok artıları var. Babam eski insan olduğu için daha eskiye dayalı, daha ağzından çıkan sözü yerine getirmek isteyen birisi. Teknolojiyi çok fazla takip etmek istemiyor. O yüzden bazen arada öyle ufak tefek tatlı çekişmelerimiz, konuşmalarımız oluyor ama uyumlu bir çalışma sistemimiz var. Babamla birlikte çalışmaktan çok mutluyum.

İş hayatınızda babanızla unutamadığınız, sizin için dönüm noktası olan bir anınız var mı?
Aslında bir tane var. Annem söylemişti. Biz bazen babamla işle ilgili hararetli tartışmalar yapabiliyoruz. Birbirimizi tabi ki kırmayacak şekilde, işte olabilecek türde tartışmalar. Bir gün bir tartışmamızdan sonra babam çıktı gitti. Yarım saat geçti. Eve gitmiş. Annem kardeşim oturuyorlarmış. O sırada ben aramışım. Annemlere telefonu göstermiş “Bakın yine Duygu arıyor. Yine arıyor.” demiş. Böyle küçük bir anım var. Bu benim için çok özel bir anıdır açıkçası, babamın benden bıktığı nadir zamanlardan bir tanesi.

İş hayatınızda babanızın desteği ve güveni sizce önemli mi?
Bence çok önemli. Bir insanın ister kızı olsun ister birlikte yol aldığı partneri olsun güven en başta gelen şeydir. Bir firma için güvenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Güven olmayan işte ilerleme ve büyüme olmaz. Güven olduktan sonra her şeyin sisteme oturduğu, düzgün, büyük ve sağlam bir firma olursunuz diye düşünüyorum.

Toplumsal cinsiyet eşitliği açısından sizce kız çocuklarının da erkek çocuklar gibi aile işlerinde yer almasının önemi nedir?
Bence toplumsal eşitlik her konuda olması gereken bir olay. Ben şanslı bir ailenin bir ferdiyim. Biz hiçbir zaman bu konularla ilgili problem yaşamadık. Babam ve annemin bize hiçbir zaman “Siz kız çocuğusunuz, bunu yapamazsınız.” gibi bir yaklaşımı olmadı. Tersine benim babam gerçekten muhteşem bir insan. Ben kendimi bildiğimden beri ben babama bir şey yapamıyorum dediğim anda “Hayır, ne demek yapamazsın. Ben sizin her zaman yanınızda olmayacağım. Sizin ayaklarınızın üzerinde durabilmeniz lazım.” derdi. Ben ve kardeşlerim bu şekilde büyüdük. Ben babama yapamam, edemem demedim hayatımda. Hep bizi bu konuda teşvik etmiştir. Bu yüzden de bu olay çok önemli bizim için.

Baba mesleğini devam ettirmek nasıl bir duygu?
Bence çok güzel bir duygu çünkü şuan bizim çalıştığımız sektör babamın çocukluk sektörü. Kara sehpa diye geçiyor. Makineler olmadan önce kara sehpa kurulurmuş ve bu zemin sağlamlığı işi o şekilde yapılırmış. Şimdi teknoloji ilerlediği için makinelerle çok rahat. İnsanlar çok yorulmadan, metresine ne kadar inilmesi gerektiğini söylüyor. Ondan önce çok çok zormuş. O yüzden benim için baba mesleği çok özel. Yaptığım için de çok mutluyum. Yüz kere dünyaya gelsem ben yine baba mesleğini seçerim açıkçası. Çünkü büyük bir zevkle çalışıyorum bu sektörde.

Hayata ve işinize dair babanızdan öğrendiğiniz üç prensip nedir?
– Güven.
– Karşındaki insana saygı duy.
– Kendine yapılmasını istemediğin şeyi karşı tarafa yapma.

Baba mesleğini devam ettirirken işinize katkı anlamında ne tarz yenilikler yaptınız? Siz işe dâhil olduktan sonra neler değişti?
Ben işe dâhil olmadan önce işletmemiz şahıs firmasıydı. “Kızım gel birlikte çalışalım, sana ihtiyacım var.” dedikten ve ben işe dahil olduktan sonra bir sene firmayı, ne yaptığımızı, neler yapmamız gerektiğini inceledim. Bir sene sonra babamla oturup konuştuğumda “Baba bu iş şahıs firması olarak devam edemez. Bizim ya limited ya da anonim şirket olmamız gerekiyor ve zamana daha çok ayak uydurmamız gerekiyor.” dedim. Limited şirketi olduk. Şirketimizin ana sermayesini ciddi bir konuma getirdim. Şuan Bodrum’da, hatta Muğla’da çok az firmada olan bir ana sermayemiz var. Firmadaki makine parkımızı baya bir genişlettik. Yeni makineler aldık. Sektörümüzde oldukça işçiye iş veriyoruz, personel durumumuz arttı. Dediğim gibi biz babamla birlikte sıfırdan yeniden bir oluşum yaptık. Bu da benim açıkçası çok hoşuma gidiyor. Benim çocuğum gibi firmam. Hani çocuk doğurmuşumda onu büyütüyorum anlamında bakıyorum. Bu da beni çok mutlu ediyor.

İşle ilgili konularda nasıl karar alıyorsunuz? Babanızın kararları mı uygulanıyor yoksa ortak akılla mı işler yönetiliyor?
Bizde açıkçası işler ortak akılla yönetiliyor. Bir şey olduğu zaman karşılıklı oturup konuşuyor, ona göre karar veriyoruz. Bazen ben babamın kararına “Evet baba sen burada haklısın.” diyorum. Bazen de babam bana diyor “Evet kızım bunu böyle yaparsak daha mantıklı olur.” diyor. O şekilde karar verip hareket ediyoruz.

Kadın girişimcilerin piyasalarda, kamusal alanda ve ticari faaliyetlerde erkeklerle kıyasladığımızda yaşadıkları engel ya da zorluklar var mı?
Maalesef yok diyemeyeceğim. Bunu da korkmadan, cesur olarak aşabiliriz. Bir şeyleri yaparken kadın ya da erkek olarak bakmamak gerekiyor. Ticaret çok farklı bir olay. Ticareti önce sevmeniz gerekiyor. Eğer sevmiyorsanız erkek de olsanız hiçbir şey yapamazsınız. Ticarette koşturmanız gerekiyor. Bir şeyleri böyle elinizle sımsıkı tutup onun için savaşmanız gerekiyor. O yüzden de ben kadın erkek olarak fark görmüyorum ama kendi sektörümden bahsedecek olursam Türkiye’de şöyle farklar var: Benim sektörüm %99’u erkek olan bir sektör. Dediğim gibi ben kadın olarak Türkiye’de ya 5-6 kadından biriyim. Bir görüşme yaptığımız zaman “Sen ne anlarsın? Bu iş kadınlara göre değil. Senin yaşın kaç daha, bu bilgiyi nereden biliyorsun.” vb. tepkiler ile karşılaşabiliyorum. Sonuçta bizler insanız bir şeyler öğreniyoruz. Ama sanki bu sektör sanki sadece erkeklerin sektörüymüş gibi, sadece erkekler bilirmiş gibi geri dönüşler alabiliyorum. Ama onların da çok güzel üstesinden geliyorum. Direkt “Benim yaşım ya da cinsiyetim önemli değil. Önemli olan yaptığımız iş. Ben yaptığım işin ne olduğunu biliyorum. Siz de eminim biliyorsunuzdur.” diye düzgün bir konuşmayla ya da mail atarak cevap veriyorum. Ama önceden daha fazlaydı, artık biraz azaldı. İnsanlar artık ticaretin sadece tek bir cinse ait olmadığını anlıyorlar çünkü zaman hızla gelişiyor. Şuan ülkemizde de herkes her işi yapabiliyor. Bir kadın boya da yapabiliyor, gidip operatör belgesi alıp makinenin başına da çıkabiliyor, otobüsleri kullanabiliyor.

Kız babalarına ve ülkemiz kadınlarına iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Kız babaları çocuklarına, kızlarına güvensinler. Kızlar savaşçı ruhlu oluyor. Ataerkil bir toplumdan geliyoruz ama ne yazık ki aile yapılarımızda kızları zor, güç yetiştiriyorlar. Ama erkeklerin yürürken bile taşları önünden alıyorlar ki ayağı takılıp düşmesin diye. Ama kız çocuklarını hayatın zorluklarını öğretmek için daha bir zorluyorlar. O yüzden biz kadınlar bunu gördüğümüz için yılmıyoruz. Bir problem olduğu zaman pes etmiyoruz.

İşinizle ilgili en büyük hayaliniz nedir? Yaşadığınız bu topraklara katkı sağlamak için neler yapmayı planlıyorsunuz?
En başta da söyledim, ben babamla çalıştığım için çok mutluyum. Benim iki tane yeğenim var, biri oğlan, biri kız. Nasip olursa yeğenlerime bırakıp, onlarda kendi çocuklarına bıraksın ve bu bir devir daim olsun istiyorum. En büyük isteklerimden birisi budur. Ülkeme yararlı olmak istiyorum. Bunu da işimi düzgün yaparak, yanımda istihdam sağlayarak yapabilirim. Bunun yanında yardımlar söylenmez ancak engelli vakıflarını çok önemsiyorum. Onlarla ilgili elimizden ne gelirse yardımcı olmaya çalışıyoruz.