Kendinizi ve işiniz tanıtır mısınız?
Ben Çiğdem ÖZKAN SÜNER. Muğla’da yaşıyoruz. Türkiye’nin ilk medikallerinden biri olan firmamız 40. yılına giriyor. 37 yıldan bu yana ikinci kuşak olarak firmamızı ben temsil ediyorum. Kendimi ifade etmem gerekirse kitap okumayı seviyorum. Okuduğum bir kitaptan etkilenerek organ bağışı kampanyası başlattım. Tiyatroları çok seviyorum. Muğla Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda Ferhat ile Şirin ve Kevser isimli oyunlarda başrol oynadım. İşim nedeniyle katılamadığım oyunlarda ışık ve efekt görevi ile ekipte yer aldım. Çevreyi çok önemsiyorum. Sakar geçidindeki kirliliğe dikkat çekmek için yaptığım bir çalışmada dönemin Valisi Sayın Lale Aytaman’ın dikkatini çekmişim. Kendisinin önerisi ile Muğla Çevre Derneğini kurdum. İki dönem başkanlığını yaptım. Daha sonra Doktor Hakan Toksöz’ün önderliğinde Muğla Milletvekillerini İzleme Komitesi (MUMİKOM)’nin kurucu üyeliğinde yer aldım. Kişisel gelişime önem veriyorum. Bob Raktar’ın Türkiye temsilcisi olan Timur Tiryaki’den eğitim alarak Uluslararası Yaşam Koçu ve Eğitmenliği sertifikası aldım. Ayrıca Türkiye Odalar Ve Borsalar Birliğinin kadın istihdamını artırmak ve çalışan kadınların sorunlarını çözüme kavuşturmak amacıyla tüm illerde kurduğu ticaret odalarında ben de il odamız olan Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Kadın Girişimciler Kurulunun iki dönem başkanlığını yaptım. Kurulda arkadaşlarımızla aldığımız bir karar sonucunda anket çalışması yaparak il ve ilçelerimizde ki kadınların problemlerini gündeme getirdiğimiz, soruların cevaplarını kitap haline dönüştürdük. Kitabımız üniversitelerde tez konusu olarak kullanıldı. Medikalimiz ameliyat malzemeleri, işitme cihazları ve yaşamsal devamlılığımızı sağlayacak tüm ürünleri sarf malzemeleri gibi yaşamsal aktivitelere destek olan ürünleri pazarlamakta.

Babanızla çalışmaya, babanızın işini yapmaya nasıl başladınız?
1984 yılında o zamanlarda çıraklık vardı. Bizim de çırağımız şehir dışına gittiği için babam çırak arıyordu. Ben babama “Çırak buluncaya kadar sana eşlik edebilir miyim?” demiştim. İş hayatım böyle başladı.

Yeniden seçim şansınız olsa bugün yine bu iş yapma kararı alır mıydınız?
Steve Jobs’un çok sevdiğim bir sözü var: “Hayat ileriye bakarak yaşanır, geriye bakarak anlaşılır.” Bugün sorduğunuz için geriye baktığım zaman iş hayatım benim gerçekten çok güzel geçti.

Bu işi yapıyorum çünkü…
İnsanlara ve çevreye çok değer veriyorum, katkıda bulunmayı seviyorum ve çalışmayı çok seviyorum.

Ailede erkek kardeşiniz var mı? Yoksa erkek kardeşiniz olsaydı bugün yine oldunuz pozisyonda olur muydunuz?

Bu soruya verilecek herhangi bir cevabım yok çünkü gerçekçi olmayacaktır. Bu soru çok fazla varyasyona dayalı.

Aile işinde babanızla birlikte çalışmanın zorlukları ve kolaylıklarını aktarır mısınız?
Firmamızın açılışından çok kısa bir süre sonra babama eşlik ettiğim için zaman içerisinde oluşan tüm konuları birlikte göğüsledik ve yaşama kaldığımız yerden yenilenerek devam ettik.
İş hayatınızda babanızla unutamadığınız, sizin için dönüm noktası olan bir anınız var mı?
Tabii ki. Ben işe ilk başladığımda haftalık alıyordum. Kasa açıklarında babam haftalığımdan kesiyordu. Çok üzülüyordum aslında ama orada öğrendiğim bir şey vardı. Ne kadar aile kasamız da olsa sorumluluğum vardı. Bunun farkına varmamı sağladı.

İş hayatınızda babanızın desteği ve güveni sizce önemli mi ve etkileri neler?
Evet, ben bu konuda çok şanslıyım. Çünkü babam her zaman yanımdaydı, destekçimdi, yol gösterenimdi. Ben bu konuda kendimi çok şanslı buluyorum. Çünkü babam, annem ve eşim her dönem destekçimdir benim.

Toplumsal cinsiyet eşitliği açısından sizce kız çocuklarının da erkek çocukları gibi aile işlerinde yer almasının önemi nedir?
Parmak izimiz gibi hepimiz çok farklıyız. Yaşama katkılarımız ve verdiğimiz anlam çok farklı. O nedenle iş hayatında kadın-erkek ayrımını çok yanlış buluyorum. Mutlaka olmalı tabi ki.

Baba mesleğini devam ettirmek nasıl bir duygu?
Sorumluluğu çok ağır ama çok da onur verici.

Hayata ve işinize dair babanızdan öğrendiğiniz 3 prensip nedir?
Kararlı olmak, her daim çaba göstermek ve vazgeçmemek.

Baba mesleğini devam ettirirken işinize katkı anlamında ne tarz yenilikler yaptınız? Siz işe dâhil olduktan sonra neler değişti?
Ben işe çok kısa bir süre sonrasında dâhil olduğum için babamın önderliğinde yol aldım.

İşle ilgili kararları nasıl alıyorsunuz? Babanızın kararları mı uygulanıyor? Yoksa işler ortak akılla mı yönetiliyor?
Ortak akılla birlikte kararlar alıyoruz ama bazen bireysel kararlarımızı da uyguluyoruz.

Kadın girişimcilerin piyasada, kamusal alanda ve ticari faaliyetlerde erkeklerle kıyasladığımızda yaşadıkları engel ya da zorluklar var mı?
Katıldığım toplantılarda yurt içinden ya da yurtdışından kadınlar vardı. Onların anlattıklarını hepimiz çok üzülerek dinledik. Bilinen konular ne yazık ki ama benim üzüldüğüm bir konu var. 1934 yılında Atamızın bize verdiği dünyadaki ilk seçme ve seçilme hakkımız ve bununla bağlı olarak söz hakkımız var. Fakat bizim ülkemizin bu konuda çok geride kaldığını düşünüyorum.

Babalarına ve ülkemiz kadınlarına iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Hepimizin mutlaka yaşamsal bir planı olmalı ve gün içerisinde yıl içerisinde bu planları revize etmeli.

İşinizle ilgili en büyük hayaliniz nedir? Yaşadığınız topraklara katkı sağlamak için neler yapmayı planlıyorsunuz?
Hepimiz 2 yıl boyunca çok ilginç bir dönem yaşadık ülkemizde. Bizde şirketimiz olarak bu planları güncelledik, yeniledik, farklılaştırdık. Muğla’mıza katkıda bulunmak için babamızın bir isteği vardı. Son birkaç aydan bu yana bu konu ile ilgili çalışmalarımız başladı.

Babanızdan aldığınız bu bayrağı kime devretmek istersiniz?
Günümüz şartlarında kültüre ağırlık veren, kendini yenilemeyi seven, donanımlı bir ekip kurmanın düşüncesindeyiz. Bu kurumsal çalışma içinde profesyonel çalışmalarımız başladı.